ve biraz
huzur çekti canı.
yanında
tarçınlı kurabiyeler…
kimisi
bademli bile olabilirdi hatta
çok severdi.
fakat
çocukluk edeceğini düşünür, bir tane daha yemeyi beceremezdi hiçbir zaman.
hep bir
çekişmeli mutluluklar yaşardı.
sınırlarda
doymayı öğrenmişti.
biraz huzur
ve biraz şeker çekti canı.
kahvesi
şekerli olmalıydı mutlaka.
sade
içenlerin o acıya nasıl katlandığını anlamayacaktı asla.
ve biraz
karıştırmak istedi kitaplığını.
o çok
sevdiği üzeri toz tutmuş kitabını aldı yeniden.
bu toza
üflemeyi, onu odanın içinde sağa sola uçurmayı,
ardından
öksürüğe kapılıp büründüğü o tok sesini çok severdi.
yine
aynısını yaptı.
her zamanki
gibi başladı,
dün gece
seni gördüm yine karşı kaldırımda
sen zil
zurna sarhoş,
haykırır
gibiydi varlığın sevdiğini
rüzgar koştu
peşinden
ve ben bir
kez daha yetişemedim.
…
yine sustu.
şiirin
tamamını henüz daha hiç okumamıştı.
onu buraya
kilitleyen bir anı mı vardı, kimse bilmiyordu.
olsa bile
bunu yalnızca tarçınlı kurabiyeleriyle paylaşacağını herkes düşünüyordu.
hala sıcak
bir iki lokma daha kaldı damağında.
kahvesini
kapasa mıydı ki bu defa?
yeşim turhan