22 Kasım 2019 Cuma

Tek Öğün



Sen gideli mavisi çalındı şehrimin,
Sensiz bana küsmüş kuşlar.
Deniz hep bir gri
Gökyüzünü de sensiz
Öğrenemedim seyretmeyi.
Duymuyorum, dalgalar susmuş.
Ne kadar zorlasam da boş,
Ne tadı var ağzımın, ne anlamı
Seni beklemenin.
Tek öğünüm, övündüğüm
Sensiz de sevebildiğim.

11 Eylül 2018 Salı

Kapananlar

















Acı teninde hissettiğin bir çukur,
Bir açıklık değildir bazen.
Ardından kanayan ve ayakuçlarına dökülen
Kırmızı bir örtü değil.
Gözlerindeki, sesi kulaklarını sağır eden bir suyun
Peşinde kirlenmektir bazen.
Saçlarından arındıramamak gökyüzündeki hikâyeyi,
Soğuğu iliklerinde hissetmek…
Ve bazen sebepsiz nefessiz kalırsın.
Doldururken yırtılır göğüs kafesin.
Acı tenindeki açıklar değil,
Acımadan ruhunda kapattıklarındır.

yesim/11.09.18

17 Ağustos 2018 Cuma

Selamlaşmalar


Ayak izlerine selam vermek için
Geçtiğimiz sokakları ziyaret edeceğim.
Kim bilir belki benim için
Bir çiçek, bir taş,
Kokunu bana saklamış
Bir duvar, bir yol çıkar karşıma.
Sonra yollar sana çıkar.
Ve biz adına kavuşmak deriz.

yeşim turhan

...


Ellerimden öptü,
Avuç içlerimden.
Gözlerimden öptü farkında olmadan.
Ve bilmiyordu öptüğünü
Kalbimden.

Ne o doydu ne ben.
Kuramadım cümleleri.
Cesurdu.
Korkaktım, sustum.
İkimiz de aç kaldık
Ve
İkimiz de susuz.
yeşim turhan

15 Kasım 2017 Çarşamba

İki Kelime

Şehrin ayak sesleri
Kesilmiş soğuktan,
Çıt duymuyorum.
Tanışmadan geçiyorum,
Bir el dahi sallamadan
Bu yabancı sokak lambalarını.
Unutacağım diyorum,
Her birinin adını.
Hangi sokaktayım gecenin bu vakti,
Kestiremiyorum.
Hangi toz doluyor bu öksüz genzime,
Bilemiyorum.
Öyle kalabalık ki cüssem
Yaşlı zihnimi tutamıyorum.
Adım attığım her yere
Düşürmüş olmalıyım
Bu çırpamadığım aklımı.


Çarpıyor birden sessizlik.
Fark ediyorum ben de kendimi
Keşke diyorum,
Şu hiçliğin, sessizliğin ortasında
İki kelime kalksa da yerinden,

Öldürse bu yalnızlığı…

12 Temmuz 2017 Çarşamba

Merhaba

Yolu düşen arkadaşlara merhabalar.
Güzel geçen günlere sahip olmak dileğiyle diyorum.

Bu blogu 2014 yılında bize kalacak güzel bir anı olması isteğiyle açmıştım. Yazma ve paylaşma arzumu bu şekilde besleyebileceğimi düşünüyordum. Fakat açık söylemek gerekirse bir süre sonra hissettirdiği yalnızlıktan ötürü bu sayfanın üzerine pek yoğunlaşamadım. Fakat şimdi anlıyorum. Yalnız değilim.   👀

Kucak dolusu sevgiyle…

O zaman bir çay içeriz?


Gün

Ve nehirler değil günlüğümü yıkayan,
Senin, ölümüne gidişin.
Susamışcasına koşarak,
Bir hoşça kal bile diyemeyişin...
Belki de bilmediğin dağlar,
Eteklerinde düğünlere yağan yağmurlar,
Yüzünü tuzla yıkayan halaylar
Vardır.
O da belki.
Bugün günüme sürdüğüm;
Benim yüzümdür.


yeşim turhan


daktilo gif ile ilgili görsel sonucu

11 Temmuz 2017 Salı

Sabahsız


Bitkin ruhum,
Kırık yatağımda, yastığımda..
Yere vurur rüyalarım
Bir de kaçırdığım aklıma.
Kabuslarım sızıyor 
Sıvası dökük duvarlarımdan.
Gördüğüm kan revan bu zifir
Doymuyor ne yazık,
Bulanık biraz yalnızlık.
Sarhoş zihnimde siluetin
Takip ediyor parmak uçlarımı.
Basmıyor tenim zemine.
Çürüyor gündüzlerim.
Uçsuz ve bucaksız,
Evsiz barksız,
Bir siyahsız bir de sabahsız.


yeşim turhan

Affettim


Tut ki affettim;
Ayağının bastığı toprağı,
Kokunu savuran rüzgarı,
Yüzüne vuran güneşi.
Tut ki affettim;
Ağzından çıkan her sözü,
Kaçan her sözü,
Seni duyan kimseleri...
Gözlerini affettim mesela.
Baktığı her köşeyi,
Yorulmadan affettim.
Her saniye nefes alıp verişini
Affettim.
Henüz uyumadığım yatağı,
Öpemediğim her sabahı,
İhtimali olan pazar kahvaltılarını
Bir bardak çaya ve simite
Affettim.
Gidişini affettim.
Ve gidince fark ettiğim
Şehrin gürültüsünü,
Rengini affettim.


Ve
Tüm ihtimalleri affettim seninle.

Aşkı affettim.


yeşim turhan




Uzun Zaman Oldu..

Uzun zamandır bir şey yazmıyor olmak, kendi içinde penceresiz bir odada kalmak gibi. Nefes alacak çıkışın sahip olduğum kağıt-kalem olduğunu bilen ben,
ne zamandır penceresiz bu odada yalnız bıraktım kendimi.
Çizmiyorum dünyayı, yazmıyorum hayatı.
Sıra sıra dizemiyorum kelimeleri,
birbirine hasret cümleleri aynı hikayede aşık edemiyorum. 
Ve buldum sonra duyguların da yürümek için yollara ihtiyacı olduğunu.
Bir yolum kalmamış meğer. Kalmamışsa eğer,
 o yola taşları ellerimle koymam gerektiğini de buldum.
İşte bu eksikliğin vermiş olduğu huzursuzluk dolmuş boğazıma kadar.
Sanırım biraz hayal kuracağım artık.
Ellerim nasır tutana kadar,
taş toplayacağım.

28 Ocak 2016 Perşembe

Kar Yağarken

Kar yağarken,
Bir sanrının daha örtüldüğünü gördü gözlerim.
Bir mavinin yine beyaza büründüğünü...

Bir yanı pas içinde bir yeryüzü,
Diğer yanı uzaklar kadar temiz...

Ne gökten alabildim karı göğsüme,
Ne de yerden alabildim,
Kirlenmemek ümidiyle...

yeşim turhan

Yeni bir yıl...

2016 Yılı Güzel Bir Ocak Ayı ve Ankara...
Umut dolu bir yıl var önümüzde.
Ve biz bu mevsimde gökten düşen kar tanelerine sevgiyle bakıyoruz.


8 Ağustos 2015 Cumartesi

Biraz Huzur

ve biraz huzur çekti canı.
yanında tarçınlı kurabiyeler…
kimisi bademli bile olabilirdi hatta
çok severdi.
fakat çocukluk edeceğini düşünür, bir tane daha yemeyi beceremezdi hiçbir zaman.
hep bir çekişmeli mutluluklar yaşardı.
sınırlarda doymayı öğrenmişti.
biraz huzur ve biraz şeker çekti canı.
kahvesi şekerli olmalıydı mutlaka.
sade içenlerin o acıya nasıl katlandığını anlamayacaktı asla.
ve biraz karıştırmak istedi kitaplığını.
o çok sevdiği üzeri toz tutmuş kitabını aldı yeniden.
bu toza üflemeyi, onu odanın içinde sağa sola uçurmayı,
ardından öksürüğe kapılıp büründüğü o tok sesini çok severdi.
yine aynısını yaptı.
her zamanki gibi başladı,
dün gece seni gördüm yine karşı kaldırımda
sen zil zurna sarhoş,
haykırır gibiydi varlığın sevdiğini
rüzgar koştu peşinden
ve ben bir kez daha yetişemedim.


yine sustu.
şiirin tamamını henüz daha hiç okumamıştı.
onu buraya kilitleyen bir anı mı vardı, kimse bilmiyordu.
olsa bile bunu yalnızca tarçınlı kurabiyeleriyle paylaşacağını herkes düşünüyordu.
hala sıcak bir iki lokma daha kaldı damağında.
kahvesini kapasa mıydı ki bu defa?

yeşim turhan

16 Mayıs 2015 Cumartesi

Paranın Geçmediği Paylaşım Platformları

BLOG OKURLARINA MERHABA 💜

Bugün sizinle maddiyatı bir kenara bırakıp;
İster zamanımızdan, ister eşyalarımızdan, ister kalbimizden yardımlarımızı bolca verebileceğimiz ayrıca paylaşma aşkı olan herkesin de yardımlarını bolca alabileceğimiz, en önemlisi paranın asla geçmediği birbirinden güzel internet siteleri paylaşacağım. 
Dilediğiniz gibi üye olup yardımlarınıza tüm içtenliğinizle başlayabilirsiniz.
Sevgilerimle....

askıda ne var?
http://www.askidanevar.com/


eşya kütüphanesi
http://esyakutuphanesi.com/


eşya paylaş
http://www.esyapaylas.com/

giysi takası

kitap ağacı

9 Nisan 2015 Perşembe

Bir Soda Şişesi

Herkese merhabalar. Mutlu günler dilerim.
Bugün size bir soda şişesinden ne yapılabilir sorusunu cevaplayacağım.
Eklediğim resimlerde göreceğiniz üzere ben dekoratif bir vazo olarak değerlendirdim. Bunun için kullandığım malzemeler kolay bulunabilir. Hatta kendi zevkinize göre de süsleyebilir, malzemelerinizi ona göre alabilir veya evdeki eşyalarınızı bile değerlendirebilirsiniz.


Benim malzemelerim;

(evde bulunan malzemelerdi)
-Ağaç Tutkalı
-Japon Yapıştırıcısı
-Hasır İp
-Kolye Zinciri
-Kurdele
-Bir İki Adet Boncuk

Öncelikle hasır ipi şişenin etrafına yapıştırmakla başlamak gerek. Bunun için ağaç tutkalı en ideal yapıştırıcı. Hasır ipi şişenin tabanından yapıştırmaya başlamak gerektiği için resimde görünen ilk karedeki gibi daire şeklinde düz bir zeminde şekil vermek gerekir. Kolay şekil aldığı için burada yapıştırıcı kullanmanız gerekmiyor. Daha sonra şişenin tabanına bir miktar tutkal sürün ve bu daireyi şişenin tabanına yapıştırın. Şeklin bozulmaması için biraz kurumasını bekleyin. Ardından tutkalı sıra sıra sürüp ipi şişenin etrafına sarabilirsiniz. Bu işlemi hızlı yapabilirseniz tutkal sıkıntı olmaz. Fakat şişenin her yerine tutkal sürüp ardından ipi dolamaya başlarsanız o tutkal hemen kuruduğu için işinizi zorlaştırır. Tutkalı sürdüğünüz an o yere ipi dolamanız gerekli. Şişenin etrafını bu şekilde sarıp bitirdikten sonra kurumasını bekleyip ardından süsleyebilirsiniz. Japon yapıştırıcısını ben zincirimi yapıştırmak için kullandım. Ardından aşağıdaki resimlerde görüldüğü gibi odanızın bir köşesinde şık bir görüntü elde edebilirsiniz. Evet bu vazo bir soda şişesi :))





10 Ocak 2015 Cumartesi

Belki


bir adım atarsam, yürürüm.
durmam.
geride kalmam.
olduğum yerde saymam.
bir adım atarsam geçtiğim yol geride kalır.
önümde yeni bir kaldırım...
bir su birikintisi üzerinden atlar geçerim.
eğer bir adım atarsam belki bir mevsim değişirim.
kış belki biter.
bir çiçek açar belki.
belki belki belki...
ne olabilir ki başka peki?
aşık olur muyum ki sırtımdaki yükü bırakıp?
bilmem. belki...
belki insanlar beni geride bırakmak için koşarlar.
ya ben koşar mıyım?
yorulmak için enerji toplamam gerek.
onu harcamak içinse
kendimle bir oturup konuşmam gerek.
şimdi biraz uyumam...
sabahsa mutfağımda kokacak kahvenin
kokusunu hayal etmem gerek.

yeşim turhan

6 Ocak 2015 Salı

Lapa Lapa Kar

Herkese iyi yıllar sevgili blog okurları. Hepinize kucak dolusu sevgiler, selamlar.

İçimde kalan son umut tanesiyle de denebilir aslında.

Yıl oldu 2015 ve biz hala kar esaretine yenik düşüp yollarda kalabiliyoruz. Bugün 6 Ocak 2015, bunları yazıyorum ki unutmayayım. Dışarıda tüm güzelliğiyle yağan kara lanet eden binlerce insanız maalesef. Haberi olsa yağar mıydı bu nimet bilmiyorum. Zorlu bir güne başladım. İşte şimdi zamanı dilek dilemenin; herkese mutlu seneler + yolda kalmayacağımız stresten uzak günler.


11 Kasım 2014 Salı

Ankara'da Bir Gün

Sonbaharda yapılırsa tadının çok daha güzel olacağına inandığım yapılması gerekenler listesidir.

Gelen kişilerin turistik amaçlı gelmek gibi bir niyeti olmadığını düşündüğüm için iyi vakit geçirmeleri adına ufak tavsiyeler olacak bunlar. Özellikle gelinip gezilecek bir yer olmayabilir belki ankara, fakat sevenleri ve özleyenleri için güzel bir tur iyi gelir daima.

En tatlı sabahlar kahvaltıyla başlar diyerek, arjantin caddesindeki cafemiz’de açık büfe bir kahvaltı keyfi öneririm ilk iş olarak. Dışarıda mı otursak içeride mi diye düşünmeye gerek bile kalmıyor burada bana kalsa her köşesinde otururdum. Bu muazzam diye nitelendirdiğim atmosfer için adresi ziyaret edebilirsiniz. 
http://www.cafemiz.com.tr/...

ardından öğle saatlerinde bir çay keyfi için papazın bağı’ndaki küçük göletin yanında bir sandalyeye oturmanızı tavsiye ederim. O sevimli ördeklerin halleri içinizi ısıtıyor gerçekten. Çay ocağından onları beslemek için biraz ekmek ve kendiniz için bir bardak çay aldığınızda her şey daha güzel. Sandalyenize kurulup hem eğlenceli hem de huzur dolu bir vakit geçirebilirsiniz. Malum mevsim sebebi ile yerler biraz nemli ve de kızıla çalan ağaç yapraklarıyla dolu. Bu da romantik bir hava veriyor.

Geçirdiğiniz bir iki saat vaktin ardından seğmenler parkı’na gidip şanlıysanız eğer ufak canlı konserleri ziyaret etmiş olabilirsiniz.

Akşamüzeri oradan yürüyerek tunalı’ya inebilir, caddeden elinizi ısıtacak ve damağınıza iyi gelecek bir kahve alabilirsiniz. Işıl ışıl caddeyi izledikten sonra bestekâr sokağa inip caddeyi oradan yürüyerek devam edebilirsiniz. 

Bu yürüyüş acıktırmış olacak. Biraz uzak fakat akşam için çok iyi gelecek bir mekân daha öneriyorum. Ümitköy düveroğlu. Akşam yemeğinizi leziz bir hale getirebilirsiniz. Hem giderken geçirdiğiniz vakit iyi gelir hem de Ümitköy güzeldir parklar, bahçeler…
http://duveroglu.com.tr/...

Tatlıyı burada tüketmeyin hemen. Size tatlı için son bir mekân önerim daha var. turta home cafe. Kapıdan girer girmez o tatlı havası, loş ışıklar, tahta masalar, sandalyeler, örtüler, aşık olduğum mekanlardan bir diğeri de işte burası. Diğeri de kahvaltı için önerdiğim cafemiz. Çiçek desenli fincanlarda yudumladığınız çayın size kendinizi özel hissettirdiği mekânlar buralar.
http://turtahomecafe.com.tr/

Sanırım artık vakit de geç oldu. Geleceklere iyi gezmeler.



6 Kasım 2014 Perşembe

SufleMiss


Herkese merhaba dostlar.
Sizlerle çok sevgili sufle tarifimi paylaşacağım bugün.
Henüz dün gece bir yenisini daha yaptığım için fotoğraf çekme fırsatı da buldum.

Malzemeler: (4 kişiliktir)
120 gr bitter çikolata
4 yemek kaşığı tereyağı
4 adet yumurta
4 yemek kaşığı şeker (tepeleme koymayın çok tatlı olur yoksa)
1 su bardağı un

Yapılışı:
Tereyağımızı ve bitter çikolatamızı kısık ateşte eritiyoruz. Ve soğumaya bırakıyoruz. O sırada şekerimizi ve yumurtalarımızı köpürünceye kadar çırpıyoruz. Bir yandan fırınımızın derecesini 200’e getirip ısıtıyoruz. Soğuyan çikolata sosumuzu yumurta ve şekerli karışım ile iyice karıştırıp ardından unumuzu ekliyoruz. Malzemeleri iyice karıştırdıktan sonra yağlayıp unladığımız sufle kaplarımıza koyup daha önceden ısıttığımız fırınımıza sürüyoruz. 8-9 dakika pişirdikten sonra çıkarıyoruz. Daha uzun bekletirseniz kek oluyor bu dakika kaşığınızı çikolata şelalesine batırmak istiyorsanız ideal.
Afiyet olsun :)


Sevgilinize Bir Kitap Alın


hikayemiz kitapta..
şiir kitapta..
aşk kitapta..
sevda çiçeği iki sayfanın arasında.

Değerini bilecek bir sevgiliniz varsa mutlaka alın derim.
Bazen ona kuramadığınız sözleri bir kitabın elleriyle kendisine uzatabilirsiniz. Kurumuş yapraklarında bulabilir o sevgili sizin sevginizi. Bilir ki her güzel cümle sizin dudaklarınızdan dökülüyor satırlarda. Bütün aşk sözcüklerini sizden dinler o an. Aksiyon dolu sahnelerdeki kahramanı ya da prensesi olursunuz, ağlarken yaşını sildiği sevdiği...


Aşk.,

Sevgili tanrım,
Yalnız bir elin değil, ikisinin bile yetmediği dünyanda yaşardı onlar. Güzel olan her şeye sürebilmek için dört eli, basılmamış her kareye basabilmek için dört ayağı vardı her birinin ve de iki başı vardı bu yarattığın güzide insanın. Bir bedende bir kadın ve yine o bedende erkek idi bir zamanlar. bir günah gibi, ne kadın gördü erkeğin yüzünü, ne de erkek görebildi kadınınkini. Yine de bu insan ömrü boyunca yetti kendine. hiç bir eksiği olmadan sevgiyle, ilgiyle.. Görmediler yüzlerini fakat bildiler hissettiler. Anlayışlılardı, mutlulardı…...
Neden tanrım?
Neden kıskandın?
Kıskandın ve o kıldan daha ince testeren ile ayırdın onları.
Neden tanrım?
Savurdun öfkenle erkeği başka,
Kadını başka topraklara…
Ve başladı o yüzyıllardır süren sonsuz arayış.

Kadın erkeğini aradı topraklarında, erkekse kadınını. Kimileri şanslıydı aralarında. Kavuştukları an aşk çıkmıştı ortaya.


5 Kasım 2014 Çarşamba

Tespitlerden Bir Adet



Gün içinde yaşadığımız her an, hafızamızda bir artı ya da eksi bırakıyor. Hayata dair; acı, tatlı, içli, sevinçli... birçok aforizmaya sahibiz her gün bir yenileri ve eskileriyle. Öyle ki bir konuşsak dünyaları anlatırız, kimlerin hayat hikâyelerinden ne romanlar yazarız. evet evet, yazarız. Fakat bir sorun var ki; biz, sahip olduğumuz, düşündüğümüz koca bir dünyayı ne yazık ki görmezden gelenleriz. Tecrübe ettiklerimizin sonunda itiraf edip de tekrar etmediğimiz her vecizeyi düşünmeye ve de bilmeye üşenen insanlarız. Böyle olduğumuzdandır ki bizden hiç de farkı olmayan diğer insanların o basit iki kelimeyi yan yana getirmelerine hayran kalırız. Kimilerinin çok basit yargılarına alkış tutmaktan kendi zihnimizdekilere kulak vermeyi unutur kalırız.



MUTLULUK

Dünü unuttuğumuz bir yarına uyanmanın verdiği mutluluğu biliyor muyuz? Ve hayatın her gün yeni bir dünü biriktirip tekerrür ettiğini? Mutluluğun sırrı, bize doğarken verilmiş ve de henüz görülmemiş bir anahtar. Mutluluk bir gün bir daha hiç uyumayacağımızı öğrendiğimizde katlanarak büyüyecek olan... Unutmak için çaba harcanmayacak dünlerin, kaybolduğunu yaşadığımızda bâki kalacak bir his...